OR-KOOP Genel Başkan Yardımcımız ve Zonguldak Bölge Birliği Başkanımız Sabri ÖZGÜN Yenice ilcesinde Karabük ili milletvekili adaylarına Orman Köylülerinin ve Ormancılık Kooperatiflerinin sorunları ve çözüm önerileri konusunda açıklamalarda bulundu ve bilgi notu sundu.
BİLGİ NOTU
Türkiye de 2009 yılı adrese dayalı nüfus verilerine göre; 7.180 orman içi, 14.027 si orman bitişiği köyünde olmak üzere toplam 21.207 orman köyünde, 2.167 milyon orman içi, 4.897 milyonu orman bitişiği köyünde toplam 7.064 milyon civarında nüfus yaşamakta olup, toplam nüfusun % 9,75 ini, kırsal nüfusun ise yaklaşık % 39,79 unu teşkil etmektedir. Orman köylerinin altyapı, sağlık ve eğitim imkanları toplumun diğer kesimlerine nazaran düşük ve yetersiz durumdadır..
Günümüzde kırsal kesim ve özellikle orman köylerindeki geçim sıkıntıları, eğitim, iletişim ile ulaşımın gelişimi sonucu, son 10 –15 yıl içinde büyük oranda yaşanan göçü, ülkemizde halen uygulanan ekonomik politikalarla durdurmak mümkün değildir.
Orman köylerine yönelik, özellikle son kırk yılda yürütülen ve anlamlı bir çaba olarak değerlendirilen kırsal kalkınma faaliyetlerinin yetersizliği nedeniyle, göç engellenememiş ve hızlı kentleşmenin olumsuz sonuçları önlenememiştir. Günümüz Türkiye’sinin hızlı ve kontrolsüz kentleşme sorunu bulunuyorsa, bu sorunun büyümesini engelleyen faktörler arasında kırsal nüfusa sağlanacak diğer Devlet yardım ve yatırımları yanında, ormancılık aracılığıyla sağlanacak ekonomik ve sosyal katkıları da dikkate almak gereklidir.
TC. Anayasası’nın, 169. Maddesiyle “Ormanların korunması ve geliştirilmesi”, 170. Maddesiyle, “Orman köylüsünün korunması”, 171. Maddesiyle de “Kooperatifçiliğin geliştirilmesi” güvence altına alınmıştır.
Anayasanın 170. maddesinde “Ormanlar içinde veya bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması, ormanların ve bütünlüğünün korunması bakımlarından, ormanın gözetilmesi ve işletilmesinde Devletle bu halkın işbirliğini sağlayıcı tedbirler, … kanunla düzenlenir.” Denilmekte,
171. maddesinde ise; “Devlet, milli ekonominin yararlarını dikkate alarak, öncelikle üretimin artırılmasını ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır.” denilmektedir.
1163 sayılı kooperatifler yasasına göre; ormancılık faaliyeti yapmakta olan, Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri, Bölgelerde , ormancılık kooperatifleri bölge birlikleri ve merkezde , Türkiye Ormancılık Kooperatifleri Merkez Birliği (OR-KOOP) şeklinde örgütlenmişlerdir.
11.07.1997 tarihinde kuruluşunu gerçekleştiren, Türkiye Ormancılık Kooperatifleri Merkez Birliği ( OR-KOOP) öncelikle bir “Emek Kooperatifi” olup, Temmuz 2010 tarihi itibariyle 27 birliğe bağlı 2.439 ortak kooperatif ve 306.728 orman köylüsü ailesi ile, orman köylüsünün ekonomik ve sosyal haklarının savunucusu olan, en geniş tabana sahip tek örgütlü gücüdür.Bölgemizde de bu yapı içerside güçlü bir kooperatif ör gütlenmesinin olduğunu da gururla ifade etmek istiyorum.
Ülkemiz kooperatifçiliğinin tarihsel gelişimine bakıldığında uzun sayılabilecek bir geçmişe sahip olmasına karşın istenilen seviyeye ulaşılamadığı görülmektedir.
Kooperatifçilik uygulamalarının günümüz koşullarına uyarlanması açısından olumlu katkılar sağlayacağı düşünülen ve Kamu Teşkilatlanması ve Hizmet Sunumunun Yeniden Yapılandırılması amacıyla, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı öncülüğünde, Türkiye Milli Kooperatifler Birliği ve bağlı Merkez Birlikleri temsilcilerinin katılımıyla başlatılan, “Kooperatifçilik Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2010-2014) Taslağı” iki yıllık çalışmayla tamamlanmasına rağmen günümüze kadar uygulamaya konulamamıştır.Bu belgenin ve buna bağlı olarak düzenlenen eylem planının kooperatifçiliğimiz için büyük önemi olduğunu belirtmek isterim.
1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun yürürlüğe girdiği 1969 yılındaki “Uluslararası Kooperatifçilik İlkeleri” açısından dönemin şartlarına uygun ve demokratik bir düzenleme iken, bu güne kadar anasözleşmelerinde değişiklik veya ilaveler yapılmak suretiyle herhangi bir kooperatif türünün sorunları ve ihtiyaçlarının karşılanması mümkün olmasına rağmen, anılan yasada yapılan değişiklikler diğer kooperatif türlerini olumsuz yönde etkilemiş ve söz konusu yasayı yürürlüğe girdiği tarihteki demokratik yapısından uzaklaştırmıştır. Dolayısıyla bu güne kadar hiçbir değişiklik yapılmasaydı ülkemiz kooperatifçiliğinin ihtiyaçlarını daha iyi karşılaması mümkün olacak iken, son olarak 2010 yılında konu ile ilgili sivil toplum kuruluşları ile herhangi bir görüş alışverişi yapılmadan ve bir konsensüs sağlanmadan çıkarılan 496 sıra sayılı, “1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”la, söz konusu kanunun 90. maddesinde yapılan değişiklikle Kooperatiflerin, kuruluş, organizasyon ve denetiminden sorumlu Bakanlığa, bu iş için istihdam edilen müfettiş ve kooperatif kontrolörleri dururken, görevlendireceği bir memur vasıtasıyla kooperatif ve üst kuruluşlarını denetleme ve gerektiğinde bunların ve iştiraklerinin yönetim kurulu üyeleri ile üst düzey yöneticilerinin görevlerine son verme yetkisi verilerek,kooperatiflerin demokratik işleyişlerine önemli bir darbe indirilmiştir.
1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu ve 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ile 2006 yılında yürürlükten kaldırılan, 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun kooperatifler için muafiyetleri düzenleyen 7 inci maddesinin 16 ncı bendinde belirtilen muafiyet şartları sayıldıktan sonra, “Bu şartlar mevcut olsa dahi faaliyete geçen üst kuruluşlara girmeyen kooperatifler muafiyetten yararlanamaz” şeklindeki hükümle üst örgütlenme teşvik edilip özendirilmekte iken, bu ihtiyacın daha çok doğduğu günümüzde ülkemiz kooperatif örgütlenmesinin sağlanması için olmazsa olmazı olan bu hükmün kaldırılmış olması üzücüdür, ve hatta üzücü olmaktan çok kooperatif örgütlenmeye ayrı bir darbedir.
Ülkemizde, son yıllarda ormanların yağmalanması amacına yönelik olarak, Anayasa Mahkemesinin iptal kararına rağmen, kamuoyunda 2 / B olarak tanımlanan konuda, bazı yasalarla getirilmeye çalışılan düzenlemeler hassasiyetle izlenmektedir. Bu sorunun çözümü için ulusal mutabakat ile sağlıklı çözümler getirilmelidir diye düşünmekteyiz.
1996 yılı sonrasında, yeni bir yöntem ve modelmiş gibi, ihaleyle dikili ağaç satışı Dikili Satış Tamimiyle uygulamaya konulmuştur. Dikili Ağaç Satış Tamimi uygulamasına dayanak olan, “Orman Ürünlerinin Tahsisli Satışları Hakkında Esaslar Kararnamesi” nin 4. Maddesinin (n) bendinde ‘Sınırları içinde Devlet ormanı bulunan köylerde ve nüfusu 2500’ den aşağı olan kasabalarda, orman köylerini kalkındırma kooperatifleri, köy ve belediye tüzel kişilikleri ile köylerdeki gerçek kişilere amanejman ve silvikültür planlarına göre ormanlardan çıkarılacak dikili ağaçlar, ..... tahsis yoluyla satılabilir.'' denilerek; Anayasaya ve Orman Kanunun 30. 34. ve 40. Maddelerine aykırı hüküm getirilmiştir. Söz konusu kararnamenin, Orman Kanunun 30. Maddesinde istisnai haller için Bakanlar kuruluna verilen tahsisli satış yetkisi genel bir kural haline getirilmek suretiyle yasa ve anayasa çiğnenirken, kooperatiflerin varlık nedeni olan orman işçiliği yapma hakkı dolaylı bir şekilde ellerinden alınmaktadır. Bu kararname ve buna ilişkin Tamimin uygulanmasındaki açık artırmalı satış uygulaması, yoksul orman köylüsünün büyük çoğunluğunun işsiz kalmasına ve yeni bir taşeron sistemine çanak tutulmasına yol açacaktır. Daha da önemlisi bu kararname ile orman köylüsünün belli bir seviyeye gelmiş örgütlülüğü olan kooperatifçiliğe de ağır bir darbe vurulmak istenmektedir.
Bu sorunun çözümü için, Dikili Ağaç Satış uygulamasının Orman Kanunun 34 ve 40 madde kapsamına alınması, sınırları içerisinde Devlet ormanı bulunan, orman köylerinde kurulmuş olan kooperatiflerin de dikili ağaç satışında orman köylüsünün haklarını koruyucu ve geliştirici bir şekilde görev alması bu doğrultuda yaygınlaştırılması için düzenlemeler yapılması, orman ve orman köylüsü ilişkilerinin sağlıklı zemine oturtulmasını , orman köylüsünün ormanları korumasını sağlayacaktır.
Çevre ve Orman Bakanlığı ile OR-KOOP Merkez Birliği arasında organize edilen, mevcut yasalar ile yasaların uygulanması ile ilgili mevzuatta ( Yönetmelikler, Tebliğler, Tamimler) karşılaşılan sorunları ve çözüm yollarını belirlemek amacıyla, Bakanlık ve tüm Genel Müdürlüklerin üst düzey yöneticileri ile ilgili uzmanları ile OR-KOOP Merkez Birliğimiz, Bölge Birliklerimizin yöneticileri ve uzmanlarıyla müşterek olarak gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda ortaklaşa belirlenen yasal düzenleme gereksinimleri doğrultusunda; 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 30. 34. ve 40. Maddeleri ve diğer mevzuatta, gerekli yasal değişikliklerin yapılması için Bakanlık ile uzlaşma sağlanan hususlarda hazırlanacak Hükümet Teklifinin, T.B.M.M. görüşülmesi sırasında bu konu özenle izlenmelidir.
02.08.2004 tarih ve 4956 sayılı kanunun 48. maddesi ile 2926 sayılı kanununa göre, tarımda çalışanların, “Tarımda Kendi Nam ve Hesabına Çalışanların Zorunlu Sigortası Kanunu” kapsamına alınması uygun karşılanmaktadır. Ancak, ormancılık işlerinde çalışan kooperatif ortaklarının, ormancılık işlerinin sürekli olmaması, yıl içinde çalışılan sürenin en fazla üç ay olması ve elde ettikleri gelirlerin de hem geçimlerini idame ettirmeyi hem de 12 ay prim ödemeyi karşılayacak düzeyde olmaması büyük bir sorun teşkil etmektedir.
Bu olumsuzluğun giderilmesinin de; ancak sigorta primlerinin ödenmesine Devletin katılımını sağlayan bir yasal düzenleme yapılarak çözümleneceği görüşünde olan Merkez Birliğimiz ve ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliği içinde hazırlanacak bir Kanun Teklifinin, Siyasi Partilerce T.B.M.M. getirilmesi sağlanmalıdır.
Orman Köylülerinin Kalkındırılmasına Devletçe ayrılan payın yeterli düzeye çıkarılması, orman köylülerinin kalkınmalarına katkı amacıyla, halen çok yetersiz durumda bulunan, her yıl Bütçe Kanunu ile belirlenen, “Orman Köylüleri Kalkınma Hizmetlerine İlişkin Esas ve Usuller” ödeneğinin, 2011 yılı için başka ödenek kalemlerinden aktarma yapılarak arttırılması, gelecek yıllar için yeterli ödenek konulması, orman- köy ilişkilerinin düzenlenmesine olumlu katkılar sağlayacaktır. Bütçe Kanunlarının T.B.M.M de görüşülmesi sırasında bu konu özenle izlenmelidir.
OR-KOOP, Türkiye Cumhuriyetinin temel ilkeleri doğrultusunda;
• Çağdaş demokrasi ve toplumsal huzurun geliştirilmesine katkıda bulunmayı,
• Toplumsal çıkarlara ters düşmemek kaydı ile orman köylüsünün milli gelirden hakça pay alması doğrultusunda çalışmalar yapmayı,
• Türkiye ormanlarının geliştirilmesi, genişletilmesi ve ulusal çıkarlar doğrultusunda işletilmesi için gerekli çalışmalara katılmayı,
• Orman köylüsünün sosyal haklarına kavuşması konusunda önderlik görevini yerine getirmeyi,
• Orman köylerinde eğitim, denetim ve toplumsal bilinç geliştirme yönünde çalışmalar yapmayı kendine ilke edinmiştir.
OR-KOOP, dünyayı tehdit eden küresel ısınma ve buna bağlı olarak ortaya çıkan iklim değişikliği sorununun çözümlenmesini, diğer önlemlerin yanı sıra ormanların geliştirilmesi ve doğal kaynakların korunması ile gerçekleşeceğini savunmaktadır.
OR-KOOP, Ülkemizin sahip olduğu doğal zenginliğin ve biyolojik çeşitliliğin korunmasındaki en önemli güvencenin orman köylüsü olduğuna inanmaktadır.
Bilinmelidir ki;
“ Orman köylüsü korunmadan ormanlar korunamaz, orman köylüsü olmadan ormancılığımız geliştirilemez”