Programda ülkemizde kooperatifçilik, ormancılık ve orman köylüsünün durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Programda şu mesajları verdi;
Dünyada kooperatifçilik 100 yılı aşkın süredir önemseniyor. Hayatın her alanında kooperatifler var. Özellikle kırsal kesim için, tarım için kooperatifçilik son derece önemli ve dünya bunu hep önemsemiş. Ülkemiz açısından baktığımızda da şüphesiz kooperatifçiliğin önemsendiği zamanlar olmuş. Mithat Paşa’dan başlayan sonrasında Ulu Önderimiz Atatürk ile devam eden bir süreç. 1960’lı yılların sonu ve 1970’li yıllarda biraz daha önemsendiğini görüyoruz. Arada bir darbe dönemi var ki bu dönemden maalesef kooperatifler de nasibini almıştır. Darbe sonrası ülkemiz kooperatifçiliğinin özellikle de kırsal alan kooperatifçiliğinin toparlanması uzun yıllar aldı.
1163 sayılı kooperatifler kanunu demokratik kooperatifçiliğin yasal dayanağıdır. Devlet desteği almadan, alanda, var olma mücadelesi veren kooperatiflerimiz var ki bunlardan biri de ORKOOP’tur. ORKOOP, Orman Köylerinde kurulan kooperatiflerin Merkez Birliğidir. 28 Bölge Birliğimiz, 3000’e yakın kooperatifimiz var, Merkez Birliğimiz bünyesinde. Bu 3000 kooperatifin 2000’i bizatihi orman içinde yaşayan köylülerimizin kurduğu kooperatiflerdir. Geri kalanı ise tarımsal alanın diğer kollarında faaliyet gösteren, ormanla direk ilişkisi olmayan fakat bizim bünyemizde yer alan kooperatiflerdir. 306 bin ortağımız var, bu 306 bin hane demektir. Ülkemizin %26’sı yasadaki tanıma uygun olarak ormanlık alanlardır. Nüfus açısından ise toplam nüfusumuzun %10’u Orman Köylüsüdür.
2012 yılı Dünya Kooperatifler yılı olarak kutlandı. Bu kapsamda çeşitli organizasyonlar yapıldı, bir de Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı hazırlandı. Bu resmi bir belgedir. Yüksek Planlama Kurulundan geçip Resmi gazetede yayımlandı. 2012-2017 yılları içinde gerçekleştirilecek 7 hedef ve 36 eylemden oluşmaktadır. Peki, 36 eylemden kaçı gerçekleştirildi? Maalesef %5’i dahi gerçekleştirilememiştir.
Orman Köylüsünün, Anayasadan ve kanunlardan kaynaklanan hakları var. Fakat özelleştirmenin ilk adımı olan dikili satış gerçekleştiriliyor. Ağaçlar dikili satılıyor ve orman köylüsünün işlendirilme hakkı elinden alınıyor. 20 Mart 2015’de bir yönetmelik yayınlandı, uygulaması 3 ay sonraya, yani seçim sonrasına bırakılarak. Anayasaya, kanunlara, ormancılık tekniğine, ülkemizin sosyo-ekonomik yapısına aykırı bir yönetmeliktir. Dava açtık, eğer bu yanlıştan dönülmezse, orman da orman köylüsü de kalmaz, sosyal adalet ve sosyal barış bozulur. Dilerim hukuki yolla bunu çözeriz. Ben Genel Başkanları olarak bir tek orman köylümüzün tek kılının dahi zarar görmesini istemiyorum. Mücadelemizi hukuki yolla sürdürürken siyasi iradeden de bu yanlıştan dönmesini bekliyorum.
Devletten beklentimiz para değil, mevzuat desteği. Gelişmiş ülkelerde devlet desteği olmayan bir kooperatifçilik görmedim. Kooperatiflerin de kalkınmaya ve gelişmeye büyük katkısı var.
Biz vaz geçtik destekten, köstek olmasınlar. Gölge etmesinler başka ihsan istemiyoruz.