Genel Merkezimiz Başkanlar Kurulu toplantısını 10 Aralık 2010 Cuma günü Dedeman Otel’de geniş bir katılımla gerçekleştirdi.
Toplantıya CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU, DSP Genel Başkanı Masum TÜRKER, CHP Genel Başkan Yardımcıları Umut ORAN ve İzzet ÇETİN, CHP Parti Meclisi Üyesi Nihat MATKAP, CHP Sinop Milletvekili Engin ALTAY, ve DSP Genel Başkan Yardımcısı Hasan MACİT, Orman Genel Müdürü Osman KAHVECİ, TEDGEM Genel Müdürü Mehmet TAŞAN, Ağaçlandırma Genel Müdürü Hanefi AVCI, OR-KÖY Genel Müdürü Prof. Dr. Mustafa Kemal YALINKILIÇ, OR-KÖY Genel Müdür Yardımcısı Dr. Murat BAKKALOĞLU, DGRV-Türkiye Temsilcilisi Andreas KAPPES, Türkiye Milli Kooperatifler Birliği Genel Başkanı Muammer NİKSARLI, TUSKOOP Genel Başkanı Halis UYSAL, OGM İşletme ve Pazarlama Daire Başkanı Erdem KAPLAN, TEDGEM Teşkilatlanma Daire Başkanı Mehmet Emin GÜZEL, T.M.M.O.B. Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Muhammet SAÇMA ve seçkin bir davetli topluluğu katıldı.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK, silah arkadaşları ve tüm şehitlerimiz için gerçekleştirilen saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı okunmasın takiben kürsüye açılış konuşmasını yapmak üzere Genel Başkanımız Cafer YÜKSEL geldi.
Genel Başkanımız YÜKSEL konuşmasında genel merkezimizin kuruluşundan bu yana 13 yıl geçtiğini ve ilk kez bir toplantıda bu kadar ilgiyle karşılaştığımız belirtti.
Orman Köylüsünün sorunlarının parti programlarında tek bir cümle ile geçtiğini hatırlatan YÜKSEL, Orman köylüsünün sorunlarının her yıl artarak devam ettiğini, siyasi partilerin ise seçim bildirgelerine koymalarına rağmen, bu sorunlara duyarsız kaldıklarını söyledi.
Genel Başkanımız “Orman köylüsünün sorunlarını çözeceğiz deniyor, bizim beklentimiz ise sorunların tespit edilmesi ve çözüm önerileridir. Orman köylüsüne verilen sözler tutulmalı,” diye sözlerine devam etti.
Sorunları Orman Genel Müdürlüğü ve diğer ilgili genel müdürlükler ve yetkililer ile tartışıldığını ifade eden YÜKSEL, sözlerine “Çözüm önerilerini tespit ediyoruz. Ama sonra iş siyasi otoriteye geliyor. En önemli ihtiyacımız mevzuat desteğidir” diye devam etti.
Orman köylüsünün haklarının ve kooperatifçiliğin desteklenmesinin Anayasa da yer aldığını hatırlatan Genel Başkanımız Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve KHK’lerde Değişiklik Yapan Kanun’la” getirilen düzenleme ile kooperatiflerin üstünün çizildiğini ve uzmanların görüşlerini almadan yapılan bu maddenin anayasa’ya aykırı olduğunu sözlerine ekledi.
Genel Başkanımız Sayın YÜKSEL’in ardından konuşmasını yapan CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU, bir siyasal partiye “Ben ne yaparsam yapayım zaten onlar bana oy veriyor” anlayışının yerleşmesi durumunda toplumun hiçbir kesiminin sorununun çözülmeyeceğine işaret etti.
KILIÇDAROĞLU, Genel Başkanımız YÜKSEL’in konuşmasında orman köylülerinin ve ormancıların sorunlarının sürmesine karşın 8 yıldır hiçbir sorunun çözülmediğini söylediğini anımsatarak “İktidar olan partiler neden orman köylüsünün sorununu çözmezler, hiç bu soruyu kendinize sordunuz mu? Ben size yanıtını vereyim. Eğer bir siyasal parti ‘Ben ne yaparsam yapayım zaten onlar bana oy veriyor’ derse sizin sorunlar çözülmez, kusura bakmayın. Siz nasıl olsa aynı partiye oy veriyorsunuz, sizin derdinizi niye çözsün, nasıl olsa onlar sizi çantada keklik görüyor. Eğer bu soruya çözüm istiyorsanız çözümü üretecek partileri en azından denemeniz lazım” diye konuştu.
İktidardaki siyasi partinin sorunları çözmemesi durumunda o partiye bir daha oy verilmemesi gerektiğini vurgulayan KILIÇDAROĞLU, “Demokrasi budur zaten. ‘Sen ne yaparsan yap, ben sana oy vereceğim. Şu takımı tutuyorum, ölünceye kadar şu takımdanım.’ Onun adı demokrasi değil arkadaşlar. İşin özünde yatan budur” dedi.
Orman köylülerini “Sorunlarımızı çözmüyorlar” demek yerine “İktidar sorunlarımızı çözmedi, sorunlarımızı çözecek bir siyasal oluşuma biz destek vereceğiz” demeye çağıran KILIÇDAROĞLU, “Eğer bunu yaparsanız göreceksiniz ki sorunlar çözülür. Bu sadece orman köylüsü için değil, sadece siz değerli başkanlar için değil, toplumun her kesimi için böyledir. Toplumun her kesiminin kendi sorunlarına duyarlılık gösteren, o sorunlara çözüm üreten, sizinle zaman zaman bir araya gelen, zaman zaman ürettiği çözümü de sizinle paylaşan bir siyasal oluşuma ihtiyaç var” diye konuştu.
Orman köylüsünün, maden işçilerinden daha büyük bir risk altında çalışmasına karşın açlık sınırının altında yaşamını sürdürmeye çalıştığına dikkat çeken KILIÇDAROĞLU, Anayasa’da var olan hakların dahi savunulamadığını ifade ederek şöyle konuştu:
“Biriniz çıkıp da orman köylüleri ‘Arkadaş, bizim Anayasal hakkımız var, niye bu Anayasal hakkımızı biz savunamıyoruz?’ diyemiyor. Siz şikayet edeceksiniz arkadaşlar. Biz oy almak için size gelmeliyiz, sizin sorununuzu şöyle çözeceğiz demeliyiz. Ve siz bize sorununuzu çözemediğimiz zaman ‘Kusura bakma arkadaş, sen geçen seçimlerde geldin, bak bizim halimiz aynen duruyor, ne çözdün bizim sorunumuzu, çözemedin, kusura bakma’ diyeceksiniz.”
KILIÇDAROĞLU, orman köylüsünün bu açıklıkla ve kararlılıkla ses çıkarması durumunda sorunlarının çözüleceğine işaret ederek “Yoksa kusura bakmayın, sizin sorununuz hiç çözülmez. Hep böyle gider, bizler gelir, konuşur, gideriz. Sizler gene bildiğiniz yere oy verirsiniz ve şikayetlerinizi söylersiniz. O halde yapmanız gereken, önce biz bilinçleneceğiz arkadaşlar, biz hakkımızı arayacağız. Anayasa’nın bana verdiği hak var. Anayasa’nın verdiği hakkı birileri yerine getirmiyorsa, hatta Sayın Başkan’ın dediği gibi bir geçici maddeyle yüzlerce kooperatifi kapatıyorsa ne olur? Kapatır, nasılsa kimse ses çıkartmıyor” diye konuştu.
“Sizin sorunlarınıza ilgi gösterilmesi için, sizin bilinçli bir yurttaş olarak haklarınızı aramanız gerekir” diyen KILIÇDAROĞLU, “Hak aramak demek, gidip yasadışı eylem yapmak anlamına gelmez. Hak aramak demek, demokratik yollardan yasaların size verdiği yetkiyi kullanarak hakkınızı aramanız demektir. Bu bazen bir yürüyüştür, bu bazen bir toplantıdır, kongredir, bazen başka bir etkinliktir. Onları yaparsanız, Batı’da olduğu gibi, demokrasilerde olduğu gibi medyanın da gözü üstünüze çekilir. ‘Ne oluyor, bu insanlar niçin bu halde’ diye soracaklardır” diye konuştu.
Orman köylülerinin, elde ettiği gelirden, içtiği sudan, bindiği otobüsten, konuştuğu telefondan vergi verdiğini kaydeden KILIÇDAROĞLU, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu kadar yoksul bir insan vergi verirken devlet tahvili, hazine bonosu alıp 1 milyon dolar karşılığında 1 ayda 65 bin dolar gelir elde eden vergi veriyor mu? Vergi vermiyor, çünkü yasa böyle. Pekiyi değerli orman köylülerine şunu da sormak isterim, Sayın Başkanlar, lütfen onlara iletin, siz vergi verirken acaba o vergiler nerelere harcanıyor diye bir soru sordunuz mu?
Soru sormak demokrasilerde en doğal kuraldır. Soru sorulan demokrasilerde demokrasi gelişir, kökleşir. Ben vergi vereceğim bu yoksul halimle, birileri vergi vermeyecek o zengin haliyle. O zaman bir çarpıklık var bu işte. Bizim sanayicimiz vergi verir, bizim işçimiz vergi verir, dışarıdan gelen spekülatör vergi vermez. Kim onun karını sağlıyor? Kusura bakmayın ama siz sağlıyorsunuz, hep beraber sağlıyoruz, hep beraber veriyoruz o parayı. Biz yoksullaşıyoruz, onlar varsıllaşıyorlar. Bu tabloyu çok iyi değerlendirmemiz lazım.
” Ana muhalefet partisi genel başkanından sonra kürsüye gelen Orman Genel Müdürü Osman KAHVECİ yaptığı konuşmada; "Anayasasında orman mevzuatı olan ender ülkelerden biri olan Türkiye’de, Orman Kooperatiflerinin Ormancılık açısından çok önemlidir, kooperatifleşmenin yolunu geçmişte orman mühendisleri açmıştır. Gittikçe artan odun dışı orman ürünleri hasatları ile kooperatifleri güçlenmekte daha önce ham mamul olarak satılan defne fıstık çamı gibi ürünler artık işlenip pazara sürülmekte ve bu sebeple daha fazla gelir elde edilmektedir. Ormanlarımızda gerçekleşmeye başlayan sertifikasyon sistemleri ile ülkemizin ve orman köylüsünün dolayısıyla kooperatiflerimizin daha da güçlendirecektir."dedi.
Türkiye'de ormanların her geçen yıl arttığını belirten Kahveci, ''Ormanlarımız her yıl 30 bin hektar artıyor, bunu orman köylüsüyle başarıyoruz'' dedi. Orman köylüsünün sorunlarını bildiklerini ifade eden Kahveci, bunların çözümü için de önemli çaba sarf ettiklerini bildirdi.
Sayın KAHVECİ’nin ardından sırayla TEDGEM Genel Müdürü Mehmet TAŞAN, DGVR Türkiye Temsilcisi Andreas KAPPES, Türkiye Milli Kooperatifler Birliği Genel Başkanı Muammer NİKSARLI konuşmalarını yaptılar.
Daha sonra kürsüye gelen DSP Genel Başkanı Masum TÜRKER, Hükümet’in yanlış politikaları yüzünden ülkenin zarara uğratıldığını söyledi ve “Türkiye’yi kurtaracak 3 şey var. Tarım, ormancılık ve madencilik. Türkiye bu sektörleri geliştirmek için çalışmalıdır” dedi.
“Ben sizden oy istemeyeceğim” diyerek sözlerine başlayan TÜRKER, kooperatifçiliğin desteklendiği bir zaman diliminde yetiştiğini, kendisinin de bu alanda çalıştığını, doktora alt tezlerinden birisinin de kooperatifçilik olduğunu anlattı.
TÜRKER, kooperatifçiliğin, ‘Birlikte olma, güçleri birleştirme’ felsefesinden yola çıktığını kaydetti ve güçsüz görünenlerin güçlülere bir şey kattığı bu anlayışa herkesin sahip çıkması gerektiğini söyledi.
DSP’nin kooperatifçiliği önemseyen bir parti olduğunu, programında da kooperatifçiliğin desteklenmesine yer verdiini belirten TÜRKER, sözlerini şöyle sürdürdü:“DSP, kooperatifçilik de dahil, Türkiye’ye yönelik özgün bir felsefesi olduğu için yok edilmek isteniyor. Bunu yapmak isteyenler, küresel siyasetin dünyayı kontrol etmesini amaçlayanlardır. Bunlar, Türkiye’de belli partileri kapattırmak, özellikle de solda tek bir parti bırakmak istiyorlar. Türkiye’de iktidarı şekillendirenler, şimdi de muhalefeti şekillendirmeye çalışıyorlar, adını da ‘Müslüman sol’ diye lanse edecekler. Bu yüzden bizim üzerimize geliyorlar. Oysa biz halkın içinden geliyoruz. Halkın sesiyiz. Amacımız sizlerin sorunlarını çözmektir.”
Ormanlarda eko turizmin başladığını ancak ormancıların bundan pay alamadığını, avcılığın geliştiğini ama ormancılara bundan pay verilmediğini anlatan TÜRKER, Hükümet’in bu konuları dikkatlerden kaçırdığını ifade etti.
TÜRKER, orman köylüsünün birlik ve beraberlik içinde olması durumunda sorunlarını çözebileceğini kaydetti ve şunları söyledi:
“Orman köylülerinden milletvekili olmalıdır. Aranızda ‘Ben varım’ diyeni, DSP’den aday olmaya davet ediyorum. Bana oy vermeyin, gelin kendi kendinize oy verin. Sadece ‘DSP’ye gelin’ de demiyorum. Siyasal düşünceniz neyse, o partiye gidin, aday olun. Ama Parlamento’ya girin.”
Yanlış ekonomi politikaları nedeniyle Türkiye’nin dışarıdan kağıt ithal eder hale geldiğini, ithal edilen her kağıdın, orman köylüsünü zarara uğrattığını anlatan TÜRKER, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’yi kurtaracak 3 şey var. Bunlardan biri tarım ve onun türevi olan hayvancılık, ikincisi ormancılık, üçüncüsü de madencilik. Türkiye bu sektörleri geliştirmek için çalışmalıdır.”
TÜRKER, Türkiye’nin her yönüyle dünyaya örnek olabilecek bir ülkeyken, egemen güçlerin etkisine sokulmak istendiğini kaydetti ve füze rampalarıyla Türkiye’nin merkez ülke olmaktan çıkarılıp, ‘hedef ülke’ haline getirildiğini anlattı.
TÜRKER, Türkiye’nin ekonomik yönden de yabancı şirketlerce kuşatılmasına göz yumulduğunu belirtti ve halkın parasının yabancılarla Türkiye’deki ortaklarına aktarıldığını, bunların kime gittiğinin açıklanması gerektiğini söyledi.
Açılış oturumunun sonra verilen öğle yemeği ardından Başkanlar Kurulu esas gündemini görüşmeye geçti;
Genel Başkanımız Cafer YÜKSEL Başkanlığında yapılan üç oturumda sırasıyla, Üretim ve Pazarlama Uzmanımız Hikmet KARADUMAN “Ormancılık Faaliyetleri” konusunda, Teftiş Kurulu Başkanımız Cüneyt AKOVA “Kooperatif Yönetimi”, Husqvarna Türkiye Temsilcisi G.Müdürü Umut DEMİREL " Uluslar Arası Ağaç Kesim ve Tomruklama Şampiyonası" ve Genel Başkan Yardımcımız ve Kastamonu Bölge Birlik Başkanımız Erol AKAR “Hayvancılık Desteklemeleri Uygulamaları” konusunda birer sunuş yaptılar. Başkanımız Sayın YÜKSEL Ortaklarımıza Yönelik Ferdi Kaza Sigortası Uygulaması Hazırlıkları konusunda bilgiler verdi.
Sunuşların ardından katılımcıların görüş ve katkılarının alındığı çalışma saat 18.00’da sona erdi.