Bu topragın sesi ekibinden Begüm KÜPCÜ' nün Genel Başkanımız Cafer YÜKSEL ile yaptığı röportaj:
Sayın başkanım Türkiye Ormancılık Kooperatiflerinin, kooperatifçilik hareketindeki yeri nedir?
-Çok geniş kapsamlı bir soru; Türkiye’deki kooperatifçilik hareketi ilk bakışta gerçi çeşitlilik bakımından kooperatif çeşitliliği çok olmakla birlikte, kategorize ettiğimizde ilk akla gelen konut ve yapı kooperatifçiliği hemen onun yanında kırsal alan ( diğer bir ifadeyle tarımsal kooperatifler) bir de hizmet kooperatifleri olmak üzere kategorize etmek mümkün. Ülkemizde kooperatif çeşidi çok fazla bu dediklerim kadar az değil yani yirminin üzerinde çeşit veya tür var.
Bizim ormancılık kooperatifleri diye münhasıran birim kooperatif türü yok. Eskiden bu isimle kooperatifler vardı daha sonra 1988 yılında kooperatifler kanununda yapılan değişiklikle ve o konuna yapılan intibah sırasında Tarım Bakanlığı kırsal alandaki tarımsal amaçlı kooperatiflerin ana sözleşmelerinde düzenlenme yaptı. Düzenleme bir bakıma iyiydi bir bakıma yanlıştı. Bir bakıma iyiydi, birim kooperatifleri çok amaçlı tek tip hale getirdi dört kooperatif türünü bu arada orman köyleri kalkınma kooperatifleri de dahil birleştirdi,tek tip kooperatif haline getirdi.
Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri bugün hala var olan kooperatif türü bunlar çok amaçlı kooperatifler; dediğim gibi yirmiye yakın tarımsal, hayvansal, ormancılık faaliyetlerini kapsayan çalışma konuları vardır bunlardan yöreye göre, kurulduğu yere göre kooperatifler konu seçimi yapabiliyor. Yani hangi konu orada hakimse kooperatif o konuda yoğunlaşıyor. Bu bir model bütün dünyada da uygulanan, tek tip çok amaçlı kooperatif modeli. Ancak yukarıya doğru örgütlenmede yani dikey örgütlenmede aynı model takip edilmedi. Hatta bu biraz zorlandı,yani ihtiyaca bırakılmadı.
Bizim kooperatiflerimizin iradesine de bırakılmadı. Böyle olunca da dikey örgütlenme aşamasında kargaşa doğdu. Çok fazla ama güçsüz üst örgütlenmeler ortaya çıktı, Or-Koop bu üst örgütlenmelerden biri. Kooperatifler yasamıza göre üst örgütlenme; birim kooperatif, bölge birliği birkaç ili de kapsayabiliyor birlikler ve merkez birliği en son Türkiye milli kooperatifler birliği olarak aşağıdan yukarıya bu şekilde sıralanıyor. Bir kaç kooperatif türünde aşağıdan yukarıya doğru homojenlik olmakla birlikte (tarım kredi ve esnaf kefalet kooperatiflerinde olduğu gibi), Kırsal alanda kurulu bulunan diğer kooperatif türlerinde aşağıdan yukarıya homojen bir yapı yok.
Kırsal alanda birim kooperatifler çok amaçlı, yaygın ama üst örgütlenmelere gelince oraya buraya üye olmak durumunda bu da üst örgütlenmenin hem zayıf hem de kargaşa içerisinde olmasına sebep oluyor. Genel olarak kooperatifçilik bu kargaşadan zarar görüyor tabi yani onun netleşmesi gerekiyor. Or-Koop’un buradaki yeri ağırlıklı olarak Türkiye orman köylüsünün Türkiye ormancılığının en aktif faktörlerinden biri diyebiliriz. Yani Türkiye de ormanlarımızın alanı yaklaşık ülkemizin yüz ölçümünün %25-26sı civarında ve nüfusumuzun da 7 milyonu yaklaşık ya orman içinde ya da ormana bitişik köylerde yaşamakta ve de en çok göç veren kesim de burası olduğu için değişkenlik durumu var çünkü orman köylerinde geçinmek çok zor toplumumuzun en yoksul kesimi. Ormanlarımızın %99u devlete aittir ve devletçe yönetilir.
Bu, Anayasamızın hükmü bu hükmün de değişmesini biz istemiyoruz yani orman devletin olmalı devletçe işletilmeli aksi bir durum, ormanların yok olmasına, ticari mal haline gelmesine sebep olur ki ; bu bir felaket demektir. O nedenle biz orman köylüsü olarak kesinlikle ormanların özelleştirilmesini akla getirecek herhangi bir uygulamaya şiddetle karşıyız. Birliklerimizin ve kooperatiflerimizin eğitim ve denetim yetkisi var bütün merkez birliklerinin yasadan kaynaklanan yetkisi neden bu kooperatifçilik imajının hem ortaklarımızın güvenlerini sağlamak adına ,hem de kamuoyunda kooperatifçilik imajının zedelenmemesi veya sağlıklı bir şekilde yerleşmesini sağlamak bakımından bir kooperatifçi yaklaşımıyla düşündüğümüzde bu bir zorunluluk zaten yani genelde kooperatiflerle ilgili bir kötü bir imaj var.Bu imajı silmek de yine kooperatifçilere düşüyor . Bunu da biz kendimize baş görev edindik.
Or-Koop olarak uluslararası ilişkilerimizin geliştirilmesi noktasında çalışmalarımız var, dünya artık bir iletişim çağında, deneyimlerin birbirlerine aktarılması, karşılıklı Pazar ilişkileri şöyle düşünelim; Bizim kooperatiflerimizin faaliyetleri ormancıktan ibaret değil ormanlarımız çok zengin çeşitliliklere sahip, şimdi bu çeşitlilik içersinde gerçekten çok değerli ürünler var üstelik bunlarda çok iyi değerlendirilmiyor yani bunların değerlendirilmesi konusunda başka ülkelerde bunun çok iyi yapıldığını biliyoruz mantar gibi bunların karşılıklı deneyim aktarımıyla yapılması olsun, Pazar bulma, ticaret olsun kooperatifçilerin deneyimlerinin karşılıklı aktarılması lazım. Türkiye ormanlarının devletçe işletilme sürecinde bizim kooperatiflerimiz orman köylüsünün temsilcisi olarak buraya gelen kooperatiflerimiz orman faaliyetlerinin %70ini gerçekleştiriyoruz yani biz Or-Koop olarak bize bağlı 3.000 kooperatifimiz var bize bağlı kooperatifler ve onlara bağlı 300.000 orman köylüsü ailesi olarak ormancılık faaliyetlerinin %70ini gerçekleştiriyoruz bu 300.000 aile fert değil ama bu yine toplumun en yoksul kesimi dediğim gibi bu kadar çetrefili bu kadar yoğun bir çalışma içersindeyiz biz Or-Koop olarak sorumluluklarımızı elimizden geldiği kadarıyla yapmaya çalışıyoruz ve kaynağımızı da kendimiz sağlıyoruz devletten bu konuda bir katkı almıyoruz bu nedenle de ben orman köylülerimizle kıvanç duyuyorum çünkü kendi iradeleriyle kendi istekleriyle örgütlerinin ihtiyaçlarının giderilmesine, karşılanmasına yönelik ödentilerini tereddütsüz ödüyorlar bunu tabi kaynaktan kesiyoruz biz ama netice de bir itiraz bir sızlanma bugüne kadar olmadı .
Devletin gerekli düzenlemeleri yapmaması nedeniyle bizim ülkemizde kooperatifçilik istenilen seviyeye ne yazık ki gelememiştir yolu yok mudur? yolu vardır yani bunun yolu kesin olarak bir defa önyargısız konulara yaklaşmaktan geçer.