Kırsal kalkınma bir ölçüde kırsalda yaşayan insanların gelir düzeyinin artması ve refah düzeylerinin yükselmesidir. Kırsal kalkınmanın sağlanması da tarım, orman ve diğer doğal kaynakların verimli ve sürdürülebilir kullanılmasına, gerekli yatırımların yapılmasına, bu alanlardaki kaynakların ekonomiye kazandırılmasına bağlıdır. Kırsal kalkınmasını sağlayamamış bir ülkenin de kalkınmış kabul edilmesi mümkün değildir. Gelişmiş ülkelerin kalkınmasının temelinde kırsal kalkınmadaki elde ettikleri başarılar yatmaktadır. Bu ülkelerde kırsalda sosyal ve ekonomik alandaki kalkınmada ise kooperatiflerin önemi büyük olmuştur.
Gelişmiş ülkelerde kırsalda kooperatifler kırsal kalkınmanın en önemli aracı olarak görülmüştür. Kırsal alanda kooperatiflerin tarımsal üretimden yaşamın her alanına yönelik hizmeti sosyal ve ekonomik kalkınmanın itici gücü olmuşlardır. Devletin desteklerinden önce kendi güçlerini ve küçük birikimlerini ortaya koymuşlardır. Bu ülkelerde gücünü kırsal alandaki insanlardan ve doğal kaynaklardan alan kooperatifler sadece bölgelerinde, ülkelerinde değil dünya çapında iş yapan ve marka olan kooperatifler haline gelmişlerdir. Bu kooperatifler dünyada her sektörde başarılı hizmetler veren kırsal kesime güç veren girişimler olarak kabul edilmeye başlamışlardır.
Her gelişmekte olan ülkede olduğunu gibi ülkemizde de nüfusun önemli bir kısmı kırsal kesimde yaşamaktadır. Kırsalda yaşayan nüfus tarımsal üretimden veya orman köylerinde ise ağırlıklı olarak ormancılık faaliyetlerinden geçimlerini temin etmektedirler. Ülkemizde kırsal alanda sosyal ve ekonomik sorunlar yıllardan beri uygulanan politikalara rağmen devam etmektedir. Kırsal kalkınmada sağlanan desteklerden beklenen sonuçlar alınamamıştır. Sadece devletin kaynakları ve uygulamaları ile sorunlar bugüne kadar çözülememiştir. Kırsalda yaşanan sorunlar ülke kalkınmasının önünde engel olarak görülmektedir.
Kooperatifleri kırsal kalkınmada önemli hale getiren gelir düzeyi düşük, sermayeleri yetersiz insanları bir araya getirerek onlara ekonomik güç sağlaması olmuştur. Çünkü kooperatifler bireylere sorunları birlikte çözme gücü verirler. Kendi işinin sahibi olma duygusunu hissettirirler. Kooperatiflerin şeffaflığı ortaklar arası güven sağlarlar. Kooperatifler faaliyet gösterdikleri alanda ortaklarının daha çok maddi menfaat sağlamasında etkili olurlar. Kooperatifler yatırımlar ile istihdam imkânı yaratırlar. Yöredeki sosyal sorunlar karşısında kooperatifler çözüm için destek olurlar. Yereldeki kaynakların ekonomiye kazandırılmasında rol oynar, kullanarak ortaklarına ve yöre ekonomisine katkı sağlarlar. Özel sektörün yatırım yapmada çekindiği bölgelerde bile yatırımları ile yerel ekonominin kurtarıcısı rolünü üstlenirler. Yörede sorunların tartışılmasını, çözüm yolları üretilmesini kolaylaştırır. Demokratik yaşamın sağlıklı işlemesine fırsat yaratırlar. Kooperatifler gücünü ortaklarından alır ve onlara değer verir. Yöre ekonomisine zenginlik katarlar. Kooperatifler bulunduğu çevre ve doğaya duyarlılığı artırır.
Kooperatifçilik insanın özünde olan birlik ve beraberlik duygusunun uygulamaya geçmiş halidir. İnsanoğlunun dünyada var olduğundan beri gösterdiği toplumsal davranışın model haline gelmiş bir şeklidir. Kooperatifler insani değerlere önem veren yaratıcı ve yapıcı toplum önderlerinin kendisi gibi düşünen insanlarla birlikte yer aldığı çatıdır. Kooperatifçilik demokrasiye gerçekten inanan, insana ve çevreye duyarlı, toplumsal kalkınmayı yürekten isteyen bireylerin düşünce tarzıdır. Toplumsal kalkınmayı gelir adaleti içinde sağlayan modeldir. Kooperatifler bireylerin ekonomik ve siyasi hayatta birlikte ve eşit şartlarda etkin katılımını sağlayan yapılardır.
Günümüzde global kriz ile yaşanan sosyal çalkantılar ve ekonomik çöküşlerin sonrasında kooperatifleri yeniden gündeme taşıyan da bu özellikleridir. Halen bazı geri kalmış ülkeler kooperatifçiliğe kendi anladıkları pencereden baksalar da, kooperatifler gelişmiş ülkelerde bile yeniden krizden çıkış için dikkate alınan araç haline gelmiştir. Batan şirketlerin yatırımlarını ve zora giren bankaları kooperatifler almaya başlamışlardır. Kooperatifçiliğin neden önemli olduğu gerçeği yaşanan bu kriz döneminde de bir defa daha ortaya çıkmıştır.
Ahilik kültürünün geliştiği ve kooperatifçilik hareketinin dünyadaki tarihsel kökleri olarak kabul edilen ülkemizde kooperatifçilik hareketi gereği gibi anlaşılamamış ve değerlendirilememiştir. Dünya ülkemizdeki tarihsel deneyimleri bile dikkate alırken bazı çevrelerin etkisi ile kooperatiflerin gelişmesinin önündeki engeller zamanında kaldırılmamış, toplumun bu yönde farkındalığının sağlanması yönündeki politikalar son yıllarda gündeme gelmiştir. Özellikle derinleşen global krizler karşısında çözümler arayan Birleşmiş Milletler çatısı altındaki başta FAO ve ILO olmak üzere uluslararası örgütsel yapılar kooperatiflerin başarısını görmüşler ve 2012 yılının uluslararası kooperatifler yılı ilan edilmesinde ve dünyada kooperatifler konusundaki farkındalığın artırılmasına öncülük etmişlerdir. Daha da önemlisi BM’nin sürdürülebilir kalkınma hedefleri ne ulaşmada kırsal alan yanında şehirlerde de kooperatifler çözümü için önemli model olarak gösterilmeye başlanmıştır.
Ülkemizde kooperatifçilik uzun geçmişimize rağmen kooperatifçiliğimiz arzu edilen seviyede değildir.Başarılı kooperatifçilik uygulamalarımız olmuştur ve halen de başarılı kooperatiflerimiz vardır. Kooperatifçilik ilkelerine gereği gibi uyulamaması, bu ilkelerin topluma gereği gibi aktarılamaması, toplumun önemli kesiminde kooperatiflerin öneminin anlaşılamaması, kooperatiflere karşı çevrelerin olumsuz ve ülke menfaatlerinden uzak yaklaşımları modelden gereği gibi istifade edilememesine yol açmıştır.
Bugün ülkemizde kırsalda yoksulluk küçümsenmeyecek düzeydedir. Ekonomik nedenlerle ve rekabet şartları altında kırsalı harekete geçirecek yatırımlar yapılamamakta, iş dünyası daha kolay gelir getirecek alanları tercih etmektedir. Kırsalda birçok alanda yatırım ihtiyacı büyüktür. İzlenen ekonomik politikalar ile işsizlik ve birçok sosyal sorun çözülememiş, kırsalda zenginlik üretecek yapılar bir türlü oluşturulamamıştır. Verilen her türlü destek ve teşvike rağmen özel sektör yatırımları ile geri kalmış yörelerde beklenen çözüm yaratılamamıştır. Geçmiş deneyimlerimiz de dikkate alınarak kooperatifçiliğin yarattığı fırsatların değerlendirilmesinde fayda vardır. Geri kalmış yörelerde kamu yatırımlarına ya da kooperatif yatırımlarına ihtiyaç vardır. Kooperatifler yatırımlarına ne kadar ihtiyacımız olduğu bir kez daha ortadadır.
Kırsal kalkınmada kooperatifler kırsalda neler yapabilir diye düşünülecek olursa, dünya ve ülkemiz deneyimleri ortadadır.